CTO olarak çalışan Serhan Kıymaz ile Romanya’daki yaşamı ve çalışma hayatını konuştuk.

Romanya’da yaşam ve iş hayatını merak edenler ve burada yaşamayı düşünenler için yol gösterici olmasını umuyoruz.

Kısaca kendinden bahseder misin?

Sektöre 14.4K modemlerin yavaş yavaş piyasadan silindiği, 28K modemlerin yaygın olduğu, öncesinde girdim. Frontend tarafından çıkıp yavaştan backend’e başlamam 56K modemlerle hızdan başımızın döndüğü zamana denk geliyor.

PHP4’le artık kendimi tamamen bir ‘yazılımcı’ olarak tanımlayabiliyordum. O dönemlerde frontend, backend, UI, UX gibi ayrımlar olmadığı için mesleğimiz yazılımcı, programcı vs diye geçiyordu.

Kariyerim DCP-Portal adını verdiğim bir opensource CMS projesini başlatmamla hızlanmaya başladı. Uygulama 400bin download’u geçtikten sonra önce Parkyeri (şimdiki adıyla Kartaca), ardından Sahibinden.com, Vodafone, Turkcell, Doğuş Teknoloji, Markafoni gibi adın iyi kötü duyurmuş şirketlerde yazılım uzmanı, takım lideri, sistem yöneticisi, müdür (bu ünvana çok gülüyorum), direktör gibi çeşitli ünvanlarla çalıştım.

Benim için yaptığım iş, ilk başladığım günden beri aynı; klavyeyi verirsen ne iş olursa yaparım.

Hobi kısmında başı 4,5 yaşındaki oğlumla yapı marketleri gezmek, hemen ardından motosiklet tutkum çekiyor.

Hangi ülkelerde şansını denedin?

Açıkçası yurtdışında çalışmak aklımın köşesinden geçen bir durum değildi. Eşim ‘ben senin geleceğini yurtdışında görüyorum’ dediğinde içimden ‘hiç işim olmaz’ diye geçiriyordum.

Vakt-i zamanında İngiltere ve Amerika teklifleri haricinde yurtdışından çok fazla teklif almadım.

Zira o dönemde çalıştığım şirketteki yöneticimle anlaşamadığım bir dönemde LinkedIn’den bir mesaj aldım. Mesajı gönderen IK Direktörü’nün profilindeki web sitesinde baktığımda, sitenin yapısı Romanya ile ilgili düşüncelerim ile paraleldi. Neticede anasayfasında 500 tane saat gösteren bir siteden ne bekleyebilirdim ki? Muhabbet olsun diye mesaja dönüş yaptım.

İş teklifini nasıl aldın, ne kadar sürede gittin?

Mevcut şirketimle görüşmeye başlamam LinkedIn sayesinde oldu. Açıkçası o mesaj gelene kadar Bükreş’in Romanya’da olduğunu bile bilmiyordum. Malum; yurtdışında çalışmak Amerika’dır, Almanya’dır, İngiltere’dir. Romanya haritanın neresinde kalıyor? Hagi’yi, Çavuşesku’yu biliyoruz ama….

İlk görüşme için Skype ile görüşmek üzere sözleştik. Görüşme saatini unuttuğum için aradıklarında motosiklete binmek üzereydim. İlk görüşmeyi erteledim. İkinci sefer IK  direktörü ile bir görüşme yaptık. Geçmiş tecrübelerimden ama özellikle mevcut işimdeki pozisyonumdan bahsettik.

İkinci görüşme CEO ile yine Skype üzerinden video görüşme ile oldu. CEO’nun odasının yerleşiminden ikinci görüşmeyi de ciddiye almadım.

İlk 2 görüşme Ekim ayında oldu. Sonra bir süre ses çıkmadı, ben de çok üzerinde durmadım. Ocak ayında tekrar aradılar ve Bükreş’e davet ettiler. Uçak biletimi gönderdiler, otel rezervasyonumu yaptılar.

Görüşme gününden 1 gün önce Bükreş’e gittim. Akşam çevreyi görmek üzere şehirde biraz dolaştım, şehir merkezinde 1-2 bira içtim.

Görüşme günü önce IK Direktörü, ardından çözüm ortaklarından birisinin CTO’su, satış bölümünün direktörü ile görüşme yaptık ve CEO ile öğlen yemeği yedik. Öğleden sonra da Türkiye’ye geri döndüm.

Teklif yanlış hatırlamıyorsam 1-2 hafta sonra telefonla bana iletildi. Hemen arkasından da E-posta ile gönderildi. E-posta ile gönderilen teklifi imzalayıp göndermemi istediler. Teklifi zaten telefonu kapatmadan kabul etmiştim.

Gitmeden önce işten ve sosyal hayattan beklentin nasıldı?

Romanya… Zamanının komunist ülkesi. Bu kadarını biliyordum ülke hakkında. Tatile gitmek istesem hayatta aklıma gelmeyecek ülkelerden birisi. Haritada nerede desen bilmem. Benim Romanya ile ilgili tek bildiğim Taksim’de darbuka çalan Romanlar.

Meğer Romanya Avrupa Birliği üyesi, gayet modern, insanları çok ılımlı, Şirinler Köyü’nden halice bir ülkeymiş.

Sosyal hayat derken şunu belirteyim; Romanya tüm Avrupa’nın en hareketli gece hayatına sahip. Söylenenlerin aksine gece dışarı tek başınıza çıkın. Mutlaka muhabbet edecek birileri olur. Türkiye’nin durumunu, Romanya’nın sıkıntılarını konuşursunuz. Maksat muhabbet.

Romanya Avrupa’nın IT tedarikçisi diyebilirim. O yüzden buraya geldiğinizde Batı Avrupa’nın gözü üzerinize dönüyor. Özellikle bizim sektörde iseniz (e-Ticaret), deneyiminiz çok daha fazla olduğu için sahne ışıkları sürekli üzerinizde.

Türkiye ile karşılaştırdığında nasıl buldun?

Bir kere İstanbul’un üzerinize getirdiği yükten kurtulmuş oluyorsunuz. Trafik derdi, insanların egosu, yolda omuz atıp geçen insanlar, trafikteki savaş, korna sesi vs burada yok. Üzerinizden çok büyük bir yük kalkıyor.

İş ortamında ego savaşı yok. Bir kararı neden verdiğinizi metriklerle anlatabilirseniz karşınızdakini ikna etmeniz çok kolay.

Haftasonu telefonunuz çalmıyor. Cuma akşamı işten çıktan sonra ‘Bu akşam ne yapsam’ dışında bir soru olmuyor kafanızda.

Yaşadığın zorluklar neydi?

Benim yaşadığım en büyük zorluk markette dana, kuzu ürünlerinin bulunmaması 🙂 Domuz eti yemekle ilgili bir sıkıntım yok ama domuz etini sevemedim. Türk marketlerini öğrenene kadar yemek konusu ciddi sıkıntı oldu.

İş konusunda bizim alışık olmadığımız bir durum var. Özel hayat – iş hayatı dengesi. Bizde nedir? İş herşeyden önce gelir. İşle ilgili bir durum varsa herşey durur, o yapılır. Burada öyle değil. İşten çıkınca iş bitiyor. Arayan soran yok. İnsan yalnız hissediyor 🙂

Birisi Romanya’ya gitmek istese ona ne söylersin?

Romanya doğru yer. Tarihten dolayı Türkleri seviyorlar. Kültür bize çok yakın. Aileye çok düşkünler. Ama aynı zamanda sosyal hayat da önemli. İletişim kurmak çok kolay.

Büyük suçlar burada yok. Sabah 4-5’te bardan çıkıp eve yürümenizde bir problem yok. Cinsiyetiniz önemli değil, güvendesiniz.

Burada dikkatli olmanız gereken 3konu var;

1- Sarı taksiler: Kullanmayın. Über kullanın. Taksi çok ucuz olduğu için insan gibi kazıklamıyorlar.

2- Yollar: Araba alırsanız çukurlara dikkat. Bizden çok farklı değil.

3- Sağlık sistemi: Diş konusunda çok iyiler. Diş doktoru turizmi var. Ama devlet hastanesine yolunuz düşmesin.

Gitmeye karar verdiğin o güne dönsen kendine ne söylemek istersin?

Aferin bana. Genelde çok hızlı karar veririm, üzerinde çok düşünmem. Zira karar aşamasına gelene kadar o konu üzerinde düşünmüşümdür, araştırma yapmışımdır.

Romanya konusunda da öyle oldu. İyi ki buraya geldim.

Gelirken 1-2 sene kalır başka bir ülkeye giderim diye düşünüyordum. Şu anda hangi ülkeden teklif gelirse gelsin buradan gitmeyi düşünmüyorum.

Previous post Kurumsal Hayat – Ozgur Monkul
Next post San Francisco’da Yazılım Mühendisi Olarak Çalışma – Ozgur Vatansever

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Close