Yurt dışı macerasına Amsterdam‘da başlayan Tayfun Sen ile İskoçya’daki huzurlu yaşamı konuştuk.
İskoçya’daki yaşamı ve iş hayatını merak edenler için yol gösterici olmasını umuyoruz.
Kısaca kendini tanıtır mısın?
Üniversiteye kadar baya baya sıradan bir hayatım oldu sanki. Yani yaşadıklarım Türkiye’deki pek çok çocuğun hayatına benzerdir herhalde. İşçi bir baba, ev hanımı bir annenin çocuğuyum; Türkiye’de hemen her şey ailenin sosyo-ekonomik durumuna bağlı olduğu için kendini gerçekleştirme fırsatı tamamen kaderine kalıyor. Dolayısıyla kitap alamadığımdan kütüphanede, bilgisayarım olmadığından bilgisayar lablarında çokça vakit geçirdim.
Bilgisayar Mühendisliğini seçmem teknolojinin dünyaya yön vereceğini anlamamla oldu (“software is eating the world”). Lisans’tan sonra ODTU kampüsünden ayrılmamak için sonradan çok fuzuli bulacağım bir yüksek lisans yaptım. Arada Erasmus ile Danimarka’ya gittim, vizemin yarı zamanlı çalışma iznini de kullanıp Ruby on Rails ile Danimarka Teknik Üniversitesi’ne bir sunucu yönetim web arayüzü yazdım. Web’de devam etmeye karar verdim.
İstanbul’a Markafoni için taşındım. Ankara’dan JotForm’dan iş arkadaşlarım Serkan ve Seyhun sayesinde oradan ayrılıp silikon vadisinde kurulu Redbeacon’a geçtim. Daha sonra H1B vizesini bekleyip uzaktan çalışırken sürpriz bir şekilde LinkedIn’den Booking.com beni buldu, iş teklifi yaptılar ve benim yurt dışı maceram böylece başlamış oldu. Amsterdam’daki harika bir senenin ardından “değişiklik iyidir” deyip İskoçya’ya, Edinburgh’a taşındım. Yaklaşık 2 senedir Skyscanner’da Yazılım Mühendisi olarak çalışmaktayım. Python, AWS, Docker kullandığım ana teknolojiler.
Boş zamanlarımda kitap okurum. Yaşadığımı en fazla hissettiğim anlar seyahat ettiğim anlar oluyor; kitaplar da aslında bir nevi seyahat, eforsuz ve daha ucuz olanı. Geçtiğimiz sene 3 kez Barselona ofisine gittim. Bu satırları Tokyo’dan yazıyorum, 1 ay çalışıp sonrasında ülkeyi dolaşacağım. Farklı kültürleri görmek bana ilham veriyor. Gazali’nin dediği gibi, seyahat ederek yerel insanları gözlemliyorum, kendi alışkanlıklarımı sorguluyorum, yeni bir sentez ve kimlik yaratmaya çalışıyorum. Bunların dışında yürümeyi severim (yürümek beni sakinleştiriyor) ve bisiklete binerim. Amsterdam’dan başka şehirlere 5-6 kişilik bisiklet turları gerçekleştirmişliğim vardır.
Hangi ülkede şansını denedin?
Silikon Vadisi merkezli RedBeacon için vize beklerken uzaktan çalıştım. H1B süreci uzun olunca ve o arada Booking.com’dan teklif alınca oraya geçtim (Avrupa vizeleri 1-2 aya çıkıyor) ve şu an Skyscanner’ dayım. Başka pek bir yere başvurmadım aslında, Google/Facebook/Stripe/Uber gibi büyük şirketlerden “görüşelim” teklifleri gelse de girmek kolay değil ve iyi hazırlanmak lazım diye başvuru yapmadım. Stripe’in Capture the Flag diye bir programlama oyunu vardı mesela, ondan sonra t-shirt gönderip e-posta atmışlardı. Bu tür etkinlikler çok faydalı oluyor, yani ilgilendiğiniz şirketin programlama yarışmaları olursa katılın bence. Hem de iş görüşmesine hazırlık yapmış oluyorsunuz.
İş teklifini nasıl aldın, ne kadar sürede gittin?
RedBeacon icin JotForm’dan arkadaslar referans oldular (Seyhun ve Serkan’a selamlar :)), Booking.com beni LinkedIn’den buldu, Skyscanner’ı ben StackOverflow’dan buldum. Süreç genelde 4-5 adımdan oluşuyor. IK’nın bir ilk telefon görüşmesi düzgün konuşup konuşamadığına, taşınmaya vs. ciddi olup olmadığına, şirkete uyum sağlayıp sağlayamayacağına bakıyor. Ondan sonra bir teknik mülakat telefon üzerinden, onu da geçerseniz yüz yüze teknik ve kültürel mülakat oluyor. Yüz yüze için çağrılırsanız masraflarınız karşılanıyor yani otele/uçağa/vizeye para vermiyorsunuz. En son olarak teklif veriliyor ve pazarlık başlıyor 🙂 Benim önerim her zaman pazarlık yaparak maaşınızı artırmaya çalışmanız şeklinde.
Yurt dışına taşınırken şirketler genelde taşınma parası veriyorlar. İmza parası da aldığımı hatırlıyorum. Tüm bunlar her şirkette değişik yalnız.
Gitmeden önce işten ve sosyal hayattan beklentin nasıldı?
Eskiden şehirler konusunda çok seçiciydim ama şimdi Avrupa ve dahi Amerika, Uzak Doğu, pek çok ülkede/şehirde çalışabilirim diye düşünüyorum. Yaşadığınız deneyimi en kötü ihtimal uzun bir tatil olarak değerlendirirseniz faydalı olacaktır. Ve her iş bir atlama tahtası aslında. Mesela Avusturya göçmenlere vize kolaylığı sağlıyor, orada biraz çalışıp başka bir Avrupa ülkesine geçebilirsiniz. Veya bana çokça olduğu gibi, önyargılarınızı yıkıp ülkeyi çok sevebilirsiniz. Belki hiç ayrılmazsınız, kim bilir…
Türkiye ile karşılaştırdığında nasıl buldun?
Huzurlu! Ben elin memleketini çok huzurlu buldum şahsen. Kalamış’ta huzur kaldı mı hiç? Vefa’nın artık sadece semt adı olması gibi huzur da şarkı sözlerine hapsedildi ne yazık ki ülkemizde. Hollanda’ya ilk taşındığımda çok garipsemiştim komşuların beni daha tanımadan gülümseyerek selam vermelerini. Yurt dışında insanlar daha fazla güler yüzlü, daha huzurlu ve açık fikirli. Kendi kusurlarını örtmek için başkalarına saldıran kompleksli insan çok az. Benim için en önemli fark bu oldu.
Diğer konularda da yurt dışı çok gelişmiş. Çalışan hakları inanılmaz derecede fazla. Mesela resmi tatil hariç 29 iş günü yıllık iznim var. Yılbaşı dahil 3 gün bunlara ek olarak tatil. Tatil almak için 1 seneyi doldurmak gerekmiyor, işe girdikten 1 ay sonra 29/12 iş günü tatil alabiliyorsun. İskandinav ülkelerinde ve Hollanda’da Mayıs’ta 1 maaş fazla veriyorlar, tatile çıkarken lazım olur diye! Çoğu şirket hisse dağıtıyor çalışanlarına. Türkiye’de Nevzat Aydın haber oldu ya Yemek Sepeti’nin satış parasının bir kısmını çalışanlara dağıttı diye. Burada Waitrose veya Co-op gibi marketlerde kasiyer olarak çalışsan bile şirketten hisse alıyorsun. Skyscanner satılınca birkaç senedir burada çalışan insanlar satın almak için ev bakmaya başladılar. Öyle yani…
Teknoloji ve diğer konularda çok bilgili insanlar var. Mesela bir iş arkadaşım akşam okulunda kaynak yapma dersi alıyor. Başkası dağ bisikleti meraklısı, her yarışmaya katılıyor. Takımdan bir arkadaş İspanya’daki toplantıya İskoçya’dan motosikletiyle gitti… Kimse insanları yargılamıyor, şirket destek çıkıyor. Talep olunca İspanyolca dersi açtılar mesela, ücretsiz ofiste İspanyolca öğreniyorsun. İspanya’ya giden arkadaşa toplantıdan önce ve sonra birer hafta izin verdiler mesela… Ben İstanbul’da iş arkadaşıma sabah işe yürüyerek geldim, 1.5 saat sürdü dediğimde o “niye, paran mı yoktu” diyor 🙂
Yasadığın zorluklar neydi?
İklim, saat farkı, sosyal hayat vs vs. hepsine alışıyorsun bence bir şekilde. Annem halen “oğlum gurbet ellerde ne yer, içer” diye endişeleniyor tabii ama ben pek problem yaşamadım. Açık bir ırkçılık hiç görmedim.
Benim en büyük “problem”im şu: “burası” bizim hikayemiz değil. Bugün mesela Tokyo İmparatorluk Sarayına hayran kaldım, Otemachi’de gökdelenlere bayıldım; ama bunlar beni gururlandıran şeyler değil ki. Benim başarım değil bunlar. Gönül isterdi ki Türkiye evrensel standartlarda bir ülke olsun; hukuk olsun, insan hakları olsun ve biz kendi ülkemize katkı yapalım. Heyhat!
Birisi o ülkeye gitmek istese ona ne söylersin?
Hiç düşünmeden atla!
Gitmeye karar verdiğin o güne dönsen kendine ne söylemek istersin?
Keşke daha önce yapsaydın derdim.
Üzerine düşünülmesi gereken birçok şey vardı söyleşide. Ne güzel anlatmışsın Tayfun. Hiç düşünmeden atla ve keşke daha önce yapsaydım kısımları ise hem vurucu, daha çok üzücü oldu kalanlar için.
Gıpta ile takip ediyoruz.
Haklisin Bilal 🙂 Ne diyecegimi bilemedim. Ben de uzuluyorum ama hayat da kisa be.
İşçi olarak çalışma şansım var mı ? Hertürlü iş olabilir.
Tayfun kardeşim sana ulaşmak ve senden fikir almak istiyorum bana yardımcı olursan çok sevinirim.sana ulaşabileceğim telefon veya mail adresine gönderirsen çok sevinirim
Selam Tayfun bey,
Çok güzel yazmışsınız. Bende lise son sınıfta olan oğlum için yurt dışında üniversite eğitimi düşünüyorum. Hangi alanlarda daha rahat iş bulabilir ve üniversite okumak zormu? Eğer karar verirsek sizce hangi üniversite de okumalı? Yardımcı olursanız sevinirim. Şimdiden teşekkür ederim. Size başarılarınızın devamını dilerim.
kesinlikle haklisiniz, bilgiler de sahane. tesekkur ederiz emeginiz icin
Dunyada toplam 32 ulke gezdım ben ıstanbulda polısım balayına edınburgha gıttım ve hala gece ruyalarıma gıren bır sehır yesıllık paranın deger yapması saygı vb seyler benı cezbettı hıghland turu benı cok cezbettı