Organizasyonların aktif isimlerinden Celilsemi Sam Erkiner ile Sydney’deki yaşamı konuştuk. Sydney’de yaşamı, iş hayatını merak edenler ve burada yaşamayı düşünenler için yol gösterici olmasını umuyoruz.

Kısaca kendini tanıtır mısın?

Ben kısaca Sam, uzun uzun Celilsemi Erkiner. 😁 2016 Eskişehir mezunuyum, Eskişehir diyorum çünkü ilkokuldan üniversitelere ufak bir Erasmus macerası dışında bütün öğretim hayatımı Eskişehir’de geçirdim. Bir üniversitede Electrical and Electronics Engineering, bir diğerinde de Business Administration okudum. Bu süreçte IEEE, EESTEC, ESN gibi birçok toplulukta birçok görev aldım. Gerek yarışma kazanmak ödül almak, gerek yarışma düzenlemek ödül vermek, çok güzel ekip arkadaşları ile zaman zaman Türkiye sınırlarını aşan çok verimli bir öğrencilik hayatı geçirdim.

Diploma ihtiyacı hissetmediğimden dolayı yüksek öğrenim kısmını biraz ağırdan aldım. Öğrenim hayatımın eğitimime engel olmasına müsaade etmedim ve kendimi liseden beri hobi olarak yaptığım yazılım alanında geliştirmeye ve sektörel tecrübeler edinmeye adadım diyebilirim.

Yıllar geçti, bir kaç diploma bir kaç tecrübe sonrasında şuan Sydney’de DigiGround adında bir ajansta Front End Development Specialist olarak çalışıyorum.

Teknoloji alanında çalışan şirketinizin iş ilanlarını  Coolever aracılığıyla paylaşabilirsiniz.

Hangi ülkede şansını denedin?

Türkiye’de iken yurt dışına birçok kez çıkma fırsatım oldu. Bu gezilerin bir kısmı teknik etkinlikler sebebi ile olmasına rağmen çalışma amaçlı ziyaret ettiğim ilk ülke epeyce bir uzak olan Avustralya. Bunun başlıca sebepleri dil, ekonomi, iklim olarak sıralanabilir. Tek bir ülkeye ait olan yeni bir dil öğrenmek istemediğimden ana dili ingilizce olan ülkeler üzerinde yoğunlaştım. Avustralyanın yüksek bir ekonomisi olması geleceğe daha olumlu bakmamı sağlıyor ve ılımlı iklim beraberinde daha fazla sosyal etkinliği getiriyor. Bu gibi sebeplerden dolayı buradayım. Tabii ki öncesinde Türkiye’de de şansımı denedim, olmadı. 😅

İş teklifini nasıl aldın, ne kadar sürede gittin?

Sydney’de yaşamaya karar verdikten sonra çok fazla planlamadan buraya geldim. Kalacak yer ayarlayıp şehri biraz tanıdıktan sonra başladım iş aramaya. İnternetten iş arama sitelerinden dönüş almayı beklemek yerine için çevre edinmeye odaklandım. Birçok sektörel buluşmaya, fuara katıldım, ufak bir hackatonda 2.lik ödülü aldım. Bir süre sonra iş aradığımı bilen yeni arkadaşlarımdan, tanıdık firmalardan teklifler almaya başladım. Aceleci davranmadım, ne en yüksek ücreti seçtim ne de evime en yakın olanı. Beni en mutlu eden ekibi, ofisi seçmeye çalışıyordum. Bu karar doğru firmayı bulduğumda çok zor olmadı. Işıl ışıl bir ofiste bira eşliğinde görüşmeleri tamamlayıp, aynı gün aldığım teklifi kabul ettim ve iki gün sonrasında çalışmaya başladım. 😎

Gitmeden önce işten ve sosyal hayattan beklentin nasıldı?

Her şeyden önce Sydney benim aklımda çok daha farklı bir resimdi, timsahlar, kangurular ve kocaman örümcekler. Üstelik çok uzak geliyordu, lisede başka bir organizasyon ile Avustralya’ya gitme fırsatım olmasına rağmen bu sebeplerden reddetmiştim. Zamanla büyüyor değişiyor insan, durum ciddileşince Avustralya’yı da araştırmalarım arasına dahil ettim. Şehir içinde böceklerin ve hayvanların olmadığını, üstelik ekonomik olarak çok iyi olduğunu görünce heyecanla Avustralya araştırmalarıma başladım. Çok fazla para kazanacağım ve bol bol yüzeceğim düşüncesi ile hazırlandım bavulumu. Eğlenceli ve güvenli bir hayat umarak yola çıktım. 😍

Türkiye ile karşılaştırdığında nasıl buldun?

Burası güvenli. Gece çok geç bir saatte ara sokaklarda yürürken korkmuyorum ve daha da güzeli başkalarını korkutuyor gibi hissetmiyorum. Sanırım en önemli fark bu.

Kavga gürültü hırsızlık dolandırıcılık duymuyorum günlük hayatta. Kapıların arkasında çeşit çeşit kilitler olmuyor Türkiye’de alıştığımız gibi.

İş ile ilgili ise çalışma ortamımdan çok memnunum diyebilirim. Türkiye’de de yazılım sektörü biraz daha özgür çalışma ortamına sahip olur ama burası birazcık daha rahat, çalışma saatleri ve kıyafet takıntısı kesinlikle​ yok. Daha önemli bir fark ise insanların birbirine karşı tutumu. Parasıyla yada rütbesiyle birbirine hava atmaya çalışmıyor insanlar. Ofiste bana güvenildiğini hissediyorum, yapılması gereken işi yapacağımı biliyor ona göre davranıyor takım arkadaşlarım. 😊

Ekonomik olarak karşılaştırırsak, her şey pahalı geliyor ilk başta burada, 50 liraya kaliteli hamburger, 20 liraya bardan bir bira. Türkiye’de 1 ayda vereceğiniz kira burada 1 haftada veriliyor. Harcamalar kadar kazançta bir o kadar yüksek, asgari ücret şuanda haftalık 38 saat çalışmaya yaklaşık 7500 lira.

Yaşadığın zorluklar neydi?

Bana çok sıcak geldi Sydney, iklime alışmam zaman aldı. Sürekli olarak çok nemli ve sene içerisinde hava sıcaklığı 50-10 santigrat derece arasında değişen bir şehir, kışlar karsız yazlar çok sıcak geçiyor. 😱 Klima her yerde olsa da ısıtma sistemi genelde olmuyor, havalar soğuduğunda birazcık kalın giyiniyoruz evlerde bile.

Her şeyi ilk yaşayan bir ülke olmasına rağmen çalışma ve yasam saatlerine alışmakta zorlandım. Gece hayatı dahil her şey erken kapanıyor. Kahveciler öğleden sonra, mağazalar akşamüstü kapatıyor. Saat 9 gibi yiyecek mekan bulmak bir sorun olmaya başlıyor ve gece 1den sonra alkollü bir mekana girmek yasalara aykırı. Burada biraz erken yaşamak erken eve dönmek durumunda kalıyor insan. 😑

Dünyanın öbür ucuna gelmiş olduğumu kabullenmekte zorlandım birde. Gelirken yanımda getiremediklerimi özledim hep. Ailem, arkadaşlarım, hep gittiğim barlar, hep yediğim o Türk yemekleri Türkiye’de kaldı. 7-8 saat fark olması iletişimi hiç kolaylaştırır gibi değil. Üstelik maalesef teknolojimiz acil bir durumda hemen atlayıp Türkiye’ye gidebileceğim bir düzeyde değil, yaklaşık 30 saat sürüyor Eskişehir Sydney arası. Sık sık kendime soruyorum kim gaza getirdi beni bu kadar diye. 😅

Birisi o ülkeye gitmek istese ona ne söylersin?

Çok güzel bir seçim yaptığını söylerim. Burada hiçbir şey alışılmayacak gibi değil, çok kısa bir sürede güzel bir hayat kurulabilir. Sydney’de ona yol gösterebilecek insanlar olduğuna emin olabilir. 😉

Gitmeye karar verdiğin o güne dönsen kendine ne söylemek istersin?

Bir şeyler için veya birileri için beklemeyi bırakıp bu cesur adımı attığım için tebrik ederdim kendimi. Geç bile kalmışsın derdim. 😇

Bir de trafik tersten akıyor derdim. Nasıl gaza geldiysem, bu kadar basit genel bir bilgiyi edinmeden çıkıp gelmişim Avustralya’ya. İlk günüm biraz komik geçti haliyle. 😂

Teknoloji sektöründeki iş ilanlarına göz atmak için Coolever‘a katılabilirsiniz.

Previous post Kurumsal Hayat – Koray Gunyasar
Next post Çin’de Çalışma – Cafer Kara

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Close