Digital Media Strategist olarak çalışan, Mehmet Göktuğ İçten ile Yunanistan’da yaşamı konuştuk.
Yunanistan’da yaşam ve iş hayatını merak edenler ve burada yaşamayı düşünenler için yol gösterici olmasını umuyoruz.
Kısaca kendinden bahseder misin?
Eğitimini aldığım ve bugün içerisinde bulunduğum sektör birbirinden farklı. Fakat ben çok üşengeç olduğum için iki tarafın işime gelen yönlerini alıp kendimce harmanladım. Spor Yöneticiliği okudum. Bugün ise dijital pazarlama içerisindeyim.
Hangi ülkelerde şansını denedin?
Kurumsal hayattaki (kurumsal ne ya?) ya da full-time olarak odaklandığım kariyerime Yunanistan’da başladım (2012). Üniversitede öğrenciyken çalıştığım alanlar daha çok eğitimim ile alakalıydı. Bu yüzden de Yunanistan’da geliştirdiğim profilim aracılığı ile yeni teklifler aldım. (çok havalı olduğumu sanmayın. Profil derken kastım .pdf formatindaki CV’den bahsediyorum 🙂 İngiltere ve İspanya’dan teklifler aldım. Görüştük, güzel geçti. Fakat bitiriciliğim iyi olmadığından olmadı sanırım. Futbolcuyken de öyleydim.
İş teklifini nasıl aldın, ne kadar sürede gittin?
Benim Yunanistan’a gelme amacım, iş bulmak değildi. Zaten Türkiye’den ayrılmak ve yurt dışında yaşama isteğim vardı. Yurt dışındaki ilk işimi, yurt dışında yaşarken buldum. Zamanlama olarak ise ilk görüşmeden işe başlamama kadar geçen süre 3.5 aydı. Pozisyon, Türkiye pazarında müşterilere ürün ve servis hakkında satış sonrası destek vermekti.
Gitmeden önce işten ve sosyal hayattan beklentin nasıldı?
Yurt dışında çalışmak için önce yurt dışında yaşamak gerçeğini kabul etmek gerekiyor bence. Yani o güne kadar Türkiye’de edindiğin alışkanlıklarının bir çoğundan fedakarlık etmen gerekiyor. Aksi durumda Atina’nın merkezinde “Ben oruç tutuyorum, bana saygı duyun” demek kendi hayatını kendi kendine çıkmaza sokmak demektir. Kısacası o ülkenin kültürüne, değerlerine, inançlarına saygı göstermen gerekiyor. Çünkü kültürün haricinde kalan tarafta, ki bu iş oluyor, Türkiye’deki bir yazılımcı ile yurt dışındaki yazılımcının çalışma ihtiyaçları arasında büyük farklılıklar bulunmuyor.
Türkiye ile karşılaştırdığında nasıl buldun?
Türkiye’de kurumsal bir yapıda hiç çalışmadım. Fakat Yunanistan’da çalıştığım şirketlerde Türkiye’den müşteriler veya partnerlerimiz bulunuyordu. Bu şekilde Türkiye’deki çalışma kültürü hakkında da bilgi sahibiyim diyebilirim. Yurt dışında, hafta sonları ne olursa olsun ekstra çalışılması beklenemez. (Tabi başvurduğunu işin çalışma saatleri Cumartesi-Pazar değilse :)) Eğer çalışmanız gerektiği durumda da ekstra olarak bunun karşılığını -maddi veya manevi- alırsınız.
Örneğin benim Yunanistan’da yaşadığım deneyime göre, buradaki bir çok e-ticaret şirketleri bünyelerinde yabancı ülkelerin vatandaşlarını barındırıyor. Bunların içerisinde AB ülkeleri olduğu kadar Hindistan-Pakistan gibi kodlama alanında lider ülkelerin de vatandaşları bulunuyor. Bu arada yerel girişimcilerin, yani yunanların da bu sektörde büyük payı olduğunu söyleyebilirim. Bu çalışanların dikkat çeken ortak noktalarından birisi ise bir çoğunun genç yaşına rağmen bir çok farklı ülke ve firma deneyimlerinin olmasıydı. Şöyle düşünün. Avrupa’nın bir çok yerine temsilcilerinizi gönderiyorsunuz. Oradan aldıklarınız örnekleri gelip kendi evinizde üretmeye başlıyorsunuz. Ve ortaya ülke ekonomisine katkı sağlayan, bir çok gençlere umut olan iş olanakları ve gelecek hayalleri yaratılıyor. Çok uzattım. Bağlıyorum. Demek istediğim, entegrasyon çok önemli.
Yaşadığın zorluklar neydi?
Tabiri caizse, biraz geniş olup egolarınızdan arınamazsanız, sarayda da yaşasanız yabancı bir ortamın sizi yoracağınızdan emin olabilirsiniz. %100 çalışıyor. Tabi bir taraftan benim yaşadığım ülkenin iklim ve kültürel benzerlikleri Türkiye’ye benzerlik göstermesi de bir etken olabilir.
Gitmeye karar verdiğin o güne dönsen kendine ne söylemek istersin?
O gün de biliyordum gerçi. Fakat yazıya dökmek gerekirse “kesinlikle pişmanlık yaşamayacağın bir dönem seni bekliyor Mehmet” derdim.